Ahşap ile teknolojiyi buluşturan vizyon ve misyonu ile sektörün önde gelen firmalarından AGT'nin Genel Müdürü Sayın Şirzat Subaşı Bey ile Türkiye'nin Endüstri 4.0 yolculuğu ve Endüstri 4.0'ın geleceği hakkında keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
Soru 1) Röportaja başlarken, öncelikle sizi ve firmanızı tanımak isteriz. Endüstri 4.0 size göre tam olarak nedir? Firmanız Endüstri 4.0’ı nasıl tanımlıyor ve ne tür çalışmalar yürütüyor?
Gelişen teknoloji ile ahşabın kişiye ve kurumlara özel işlenip geliştirilebileceği düşüncesiyle 1984 yılında Antalya’da çalışmalarımıza başladık. 33 yıl önce küçük bir imalathanede başladığımız kalite yolculuğumuza, Antalya Organize Sanayi Bölgesi’nde toplam 400 bin metrekare alana kurulu üretim tesislerimizde devam ediyoruz. MDF, MDF-LAM, Panel, Profil üretimi ile mobilya ve dekorasyon sektörlerine; parke, kapı, duvar paneli ve süpürgelik üretimi ile de inşaat sektörüne hizmet veriyoruz. Türkiye genelinde yaygın bayi kanalının yanı sıra 5 kıtada satış noktaları bulunan AGT, başta Doğu Avrupa, Balkanlar, İran ve Rusya olmak üzere 62 ülkeye ihracat gerçekleştiriyor.
Su ve buhar gücü ile üretim mekanizması üzerine kurulan ilk sanayi devriminin ardından, elektrik enerjisi ikinci sanayi devrimini gerçekleştirdi. Üçüncü devrim sayılan dijital devrime, bugün siber altyapı, yapay zeka ve akıllı robotların katılması, tüm bunların bir arada hareket edeceği 4. Endüstri Devrimi’ne işaret ediyor. 4. Sanayi Devrimi olarak da anılan Endüstri 4.0, çağımız teknolojisinin, üretim ve pazarlama organizasyonlarındaki evrileceği aşama olarak dikkat çekiyor.
AGT olarak Türkiye Endüstri 4.0 Platformu'nu partner şirket olarak destekliyoruz. Uzun vadeli yatırım planlarımızı yeni gerçekleşecek sanayi devrimi ekseninde kurgulumaktayız.
Soru 2) Türkiye Endüstri 4.0 dönüşümünün şu anda neresinde? Sanayimiz bu dönüşüm için hazır mı? Yürütülen çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
İlk olarak 2011 yılında Hannover Fuarı’nda kullanılan Endüstri 4.0 terimi siber-fiziksel sistemler ve internet ağı sayesinde bir işletmedeki tüm üretim ve pazarlama organlarındaki makina, network ve servislerinin birbirine bağlı ve birbiriyle iletişim halinde çalışması anlamına geliyor.
Uzmanlara göre Endüstri 4.0 yani diğer adıyla dördüncü sanayi devrimi, 10 ile 20 yıl içinde entegrasyonunu tamamlayarak firmalar tarafından uygulanabilir hale gelecek. Endüstri 4.0 kaçırılmaması gereken bir fırsat. Türkiye henüz hazır değil, yaygın olarak da bilinmiyor ama bu alanda yavaş yavaş emin adımlarla ilerliyor. Belli başlı platfromlarda ve üniversitlerde bu konuda bilgilendirme çalışmaları yapılıyor.
Soru 3) Endüstri 4.0 en çok da yaratması muhtemel ekonomik ve sosyal dönüşümler nedeniyle çok tartışılıyor? Nasıl bir dönüşüm olacak bu?
Endüstri 4.0 ile birbirinden kopuk olarak kendi kapalı devrelerinde çalışan tüm fonksiyonlar birbirleri ile iletişim halinde çalışacak. Yani çok yakın bir gelecekte bir işletme, üretim ve dağıtım süreçlerinde çalışacak akıllı robotlardan, ar-ge, satış-pazarlama ve yönetim süreçlerinde kullanılacak yapay zeka sistemleri ile bunların dış dünyayla bilgi alışverişlerini sağlayacak İnternet nesnelerinden ve tüm bu akıllı sistemlerin hep birlikte ahenkle çalışmasını sağlayacak becerilere sahip uygulayıcı yazılım uzmanlarından oluşan bir ekipten ibaret olacak. Bu sistemi hayata geçirebilen şirketler, rekabette sıçrama, verimlilikte ise zirve yapabilecekler. Kendi içinde kapalı devre olarak çalışan tüm fonksiyonların bir arada çalışmaya başlaması, zamandan büyük ölçüde tasarrufu sağlayacak. İşletmelerin başta çevreye verdikleri zararlar azaltılırken diğer yandan çalışanlardan beklenen ağır iş yükü de azalmış olacak.
Teknolojinin gücüne sonuna kadar inanan bir şirket olarak Ar-Ge, en önem verdiğimiz konuların başında geliyor. Tüm dünyada teknolojik evrimin geldiği son noktayı , içinde bulunduğumuz sektörün lider markalarında biri olarak yakından takip etmenin ve uygulamanın önemine inanıyoruz. Türkiye Orman Ürünleri Sektörü’ndeki ilk Ar-Ge merkezini geçtiğimiz günlerde bünyemizde faaliyete alarak da bu yöndeki iddiamızı ortaya koymaktayız.
Soru 4) Markaların Endüstri 4.0 yolculuğunda sizce başarı faktörleri nelerdir? Endüstri 4.0 sürecinin ulaşacağı en uç nokta nedir?
Birbirine bağlı olarak çalışan sistemler üretim maliyetlerinden, ulaşım giderlerine, raporlama için harcanan fazladan evrak yükünden, ayrı ayrı yapılan işlemlerden doğan zaman kaybına kadar pek çok konuda şirketlere avantajlar sağlayacak. Bu hızlı dönüşüme, aynı hızla ayak uydurabilen şirketler rekabette öne geçecekler.
Marka olarak sürdürülebilir büyüme stratejisi ile; yurt içi yurt dışı hedef pazarlarda marka algı ve bilinirliğini arttırarak, katma değeri yüksek, yenilikçi ürün ve hizmetleri ile etkin ve ideal iş gücü oluşturmayı, sağlam ve güçlü sermaye alt yapısını güçlendirmeyi hedefliyoruz. Uluslararası normlarda sürdürülebilir bir şirket haline gelerek, çalışan memnuniyetini ve firma bağlılığını arttırıp çevre ve topluma karşı sorumluluk sahibi bir firma olmayı amaçlıyoruz.
Soru 5) Son olarak Endüstri 4.0 Platformu hakkında ne düşündüğünüzü öğrenmek isteriz? Önerileriniz veya talepleriniz nelerdir?
AGT olarak, Endüstri 4.0 kapsamında dijitalleşme, sürdürülebilir büyüme stratejisi, operasyonel verimlilik ve kurumsallaşma stratejilerine odaklanacağız. Sürdürülebilir büyüme stratejisi ile; yurt içi yurt dışı hedef pazarlarda marka algı ve bilinirliğini arttırarak, katma değeri yüksek, yenilikçi ürün ve hizmetleri ile etkin ve ideal iş gücü oluşturmayı, sağlam ve güçlü sermaye alt yapısını güçlendirmeyi hedefliyoruz. Uluslararası normlarda sürdürülebilir bir şirket haline gelerek, çalışan memnuniyetini ve firma bağlılığını arttırıp çevre ve topluma karşı sorumluluk sahibi bir firma olmayı amaçlıyoruz.
Üretim verimliliğini arttırmak her markanın birinci hedefidir. Ancak bizim asıl hedefimiz, üretim verimliliğini arttırırken çevreye karşı duyduğumuz sorumluluklarımızdan geri adım atmayacak formüller geliştirmek. 2014 yılından beri faaliyette olan MDF tesisimiz, üretim teknolojisinin öncü firmalarından Siempelkamp GmbH Co&KG tarafından dünyadaki üretim hatları arasında ‘en iyi uygulama’ seçildi. Bu anlamda sektörümüzün de yeni teknolojilere yatırım yapmasını, bu teknolojileri geliştirecek genç bilim insanlarını da desteklemesi gerektiğine her daim inanıyoruz.