Endüstri 4.0'ı hayata geçirmek için gerekli olan teknolojik altyapıların tamamlanması ve bu alanlarda uzman kişilerin yetiştirilmesinde geç kalınması Türkiye’ye kaldırmakta zorlanacağı bir yük getirecektir. Uluslararası piyasalardaki rekabet gücünü koruyabilmek adına bu son sanayi devriminin gerekliliklerini yapmak Türkiye’nin en önemli ev ödevlerinden birisidir. Türkiye’nin Endüstri 4.0 için atması gereken adımların doğru bir şekilde belirlenebilmesi adına ülkenin içinde bulunduğu durumun tespitini yapmak oldukça önemlidir.
Almanya başta olmak üzere, sanayi devi ülkelerin 2013 yılından bu yana bu yeni kavramı konuşmaya tartışmaya başladığını biliyoruz. Türkiye içinden Google vasıtasıyla yapılan internet aramalarında Endüstri 4.0 kavramının nasıl bir trende sahip olduğunu Şekil 1’de görebiliriz. 2014 yılının sonlarında ufak bir hareketlenme gözükse de asıl ilginin 2015 yılında arttığını gözlemlemekteyiz. 2016 yılına geldiğimizde ise konuya olan ilgi hızla yükselmiş olduğunu görüyoruz. Google aramaları üzerinden elde edilen bu veri tek başına önemli bir anlam ifade etmemekle birlikte, Türkiye’de Endüstri 4.0’ın konuşulmaya başladığı tarihlerle bir paralellik göstermesi bakımından anlamlıdır.
Şekil 1: Türkiye’de Endüstri 4.0’ın internette aranma trendi.
Kaynak: (www.google.com, 2016)
Endüstri 4.0 devriminin hayata geçebilmesinin en önemli ön koşullarından birisi, şirketlerin dijital dönüşümlerini tamamlamış olmasıdır. Dijital altyapısını tamamlamamış ve şirket kültürünü dijitalleşmeyle uyumlu bir şekilde çalışacak hale getirememiş kurumların Endüstri 4.0’ı yakalayabilmesi mümkün gözükmemektedir. TÜSİAD, Samsung Türkiye, Deloitte Türkiye ve GFK Türkiye’nin müşterek çalışmasıyla hazırlanan, 2016 tarihli “Türkiye’deki Dijital Değişime CEO Bakışı” isimli rapor,Türkiye’de faaliyet gösteren 58 şirketin üst düzey yöneticileriyle yüz yüze yapılan görüşmeler sonucunda ortaya çıkmıştır. Bankacılık, Holding, Perakende, Hızlı Tüketim ve Telekomünikasyon gibi önemli sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerle çalışma yapılmıştır. Üst düzey yöneticilere göre, şirketlerinin dijital stratejilerinin çalışanlar tarafından anlaşılma oranı %66 seviyelerindedir ve dijital değişime yön veren C seviye yönetici varlığı da %38 çıkmıştır. Şirket yöneticilerine şirketlerinin dijital olgunluk seviyesi sorulduğunda ise; %7’si giriş, %59’u gelişmekte olan ve %34’ü gelişmiş bir dijital yapıya sahip olduklarını belirtmiştir. Araştırmanın en önemli sorularından biri, şirketlerin yatırımlarının ne kadarlık bir kısmını dijital gelişime ayırdıklarıdır. Ortalama olarak bu oran %27 çıkmıştır ve umut vaat etmektedir. Şekil 2, sektörlerin yapmış oldukları yatırımların ne kadarlık bir kısmını dijitalleşmeye ayırdıklarını göstermektedir ve oldukça çarpıcıdır.
Şekil 2: Sektörlerin dijitalleşme için yaptıkları yatırım yüzdeleri.
Kaynak: (TÜSİAD, Samsung Türkiye, Deloitte Türkiye, GFK Türkiye, 2016)
Telekomünikasyon sektörü, yatırımlarının yaklaşık %70’lik bir kısmını bu alana ayırarak başı çekmektedir. Düşük dijital olgunluk seviyesine sahip olan sigortacılık sektörü ise bu alana yatırımlarını kaydırarak dijitalleşmeye ne kadar önem verdiğini göstermektedir.
Endüstri 4.0 şüphesiz gerekli teknolojik altyapılar olmadan ulaşılması olanaksız bir vizyondur. Türkiye’deki şirketlerin teknolojik altyapıları için yatırım yapmaları ve gelecekte bu yatırımları artırarak devam ettirmeleri oldukça büyük önem taşımaktadır. Türkiye’deki önemli firmaların üst düzey yöneticilerinin değerlendirmelerine göre,2015 yılında şirketlerin %90’ı müşteri deneyimi konusuyla birlikte veri analizi ve madenciliği konusunda da yatırım yapmıştır. %97’si ise 2016-2018 döneminde bu alanlarda yatırım yapmaya devam etme niyetinde olduklarını belirtmişlerdir.
Şekil 3 : Dijital teknolojilere yatırım yapan ve 2 sene içerisinde yatırım yapacakların oranları.
Kaynak : (TÜSİAD, Samsung Türkiye, Deloitte Türkiye, GFK Türkiye, 2016)
Yatırımların, Endüstri 4.0’ın en önemli ayaklarından birisi olan veri analizi ve madenciliği konusuna odaklanması oldukça pozitif bir parametredir. Siber güvenlik konusu da nesnelerin interneti sayesinde artan verinin korunması açısından oldukça önemli bir alandır ve bu konuda şirketlerin yatırım yapma niyetinde olduğu görülmektedir.Özel sektörün teknoloji alanında yapacağı yatırımların yanı sıra devletin de bu konuda başarılı bir vizyonu olmalıdır. Aksi takdirde Türkiye sadece özel sektör yatırımlarıyla Endüstri 4.0 devrimini yakalaması mümkün değildir.
Şubat 2016’da gerçekleştirilen Bilim Teknoloji Yüksek Kurulu toplantısında bu konuda önemli kararlar alınmıştır. Siber fiziksel sistemler, yapay zeka, sensör, robot teknolojileri, Nesnelerin İnterneti, Büyük Veri, siber güvenlik ve bulut bilişim alanlarında yetkinliklerin artırılmasını hedefleyen Ar-Ge çalışmalarına hız verilmesi kararı oldukça isabetlidir. Buna ek olarak, kritik öneme sahip ve öncü teknolojilerin yerli şirketler tarafından üretilebilmesini sağlayacak gerekli teşvik ve destek mekanizmalarının gözden geçirilmesi ve geliştirilmesi yönünde alınan karar da Türkiye’nin Endüstri 4.0 yolunda farkındalığının yüksek olduğunu göstermektedir.
Şekil 4:Firmaların ilgili teknolojileri seri üretim hatlarına entegre etme durumları
Kaynak :(TÜBİTAK , 2017)
Türkiye sanayisinin endüstri devrimleri arasındaki konumunu tespit etmek, atılması gereken adımları belirleme noktasında oldukçabüyük önem teşkil etmektedir. .TÜBİTAK’ın 2016 yılında 1000 özel sektör kuruluşuyla yapmış olduğu çalışma, sanayimizin dijital olgunluk seviyesinin Endüstri 2.0 ile Endüstri 3.0 arasında olduğunu göstermektedir. Aynı çalışmanın en önemli sonuçlarından bir diğeri ise; endüstriyel robotların, otomasyon ve siber fiziksel sistemlerinin kullanımının büyük oranda üretimin sadece bir bölümünde olmasıdır. Bu teknolojilerin üretimin tamamında yer alması Endüstri 4.0’a giden yolda önemli bir adım olacaktır. Firmaların %50’sinin önümüzdeki 3-5 yıl içerisinde ilgili teknolojileri entegre etme stratejilerinin bulunması, bu önemli adımların biraz gecikmeli de olsa atılacağı konusunda umut vermektedir.
Üretimdeki yüksek rekabet, beraberinde ucuz maliyet hedefini de getirmiştir. Batı’daki yüksek iş gücü maliyetleri, üretimin yıllar içerisinde büyük ölçüde Doğu’ya doğru kaydığını göstermektedir.TÜSİAD ve Boston ConsultingGroup tarafından ve Türkiye’de Endüstri 4.0 devrimini konu alan “Türkiye’nin Küresel Rekabetçiliği İçin Bir Gereklilik Olarak Sanayi 4.0” isimli çalışmada Hindistan, Çin ve Türkiye gibi ülkelerin düşük üretim maliyetleriyle öne çıktığını görülmektedir.
Şekil 5 : BCG üretim maliyetleri endeksine göre ülkelerin üretim maliyetleri.
Kaynak : (TÜSİAD, BCG, 2016)
Türkiye, bulunduğu coğrafi konumun avantajı ve nispeten daha düşük maliyetlerle üretim yapmasını sağlayan ucuz iş gücüyle uluslararası piyasada rekabetçi bir pozisyon almıştır. BCG’nin üretim maliyetleri endeksine göre Türkiye’nin ortalama üretim maliyeti 98 birimken, ABD’nin 100, Almanya’nın ise 121 birimdir. Buna karşın Türkiye’nin üretim sektöründeki rekabetçi yapısını koruyabilmek için karşı karşıya olduğu çok önemli sorunlar bulunmaktadır. Şekil 6’da Türkiye’nin 2014 yılında gayrisafi milli hasılasının içerisinde sektörlerin payları görülmektedir. İmalat sektörü %18’lik payla en fazla değer üreten sektör olmasına karşın, Türkiye’nin üretiminin çok büyük bir kısmının ithalata dayalıdır. Bu oran özellikle 2012 ve 2013 yıllarında sırasıyla %59 ve %62 olarak gerçekleşmiştir. Ayrıca Türkiye, yüksek teknoloji ürünlerinin üretimi konusunda oldukça geri kalmış bir ülke profili çizmektedir.Toplam ihracatının sadece %4’ünün yüksek teknoloji ürünleriolması, katma değerli ürün ortaya koyma açısından Türkiye’nin oldukça eksik kaldığını göstermektedir. Türkiye’de işgücü yeteneklerinin oldukça düşük olması, yeni teknolojilerin ve bu teknolojilerin getirdiği ekosistemlerin kabullenilmesi sürecini oldukça yavaşlatmaktadır (TÜSİAD, BCG, 2016). Türkiye, üretimini ithalattan daha bağımsız bir hale getirip daha donanımlı bir iş gücü oluşturamadığı sürece, düşük katma değerli malların üretimine devam edip kısır bir döngü içerisinde kalmaya mahkum gözükmektedir.
Şekil 6 : Sektörlerin Türkiye ekonomisine katkısı, ihracatın ithalatla ilişkisi ve ileri teknoloji ürünlerinin ihracattaki yeri.
Kaynak : (TÜSİAD, BCG, 2016)
Endüstri 4.0’ın hayata geçirilmesiyle birlikte otonom robotlar bantlarda yerlerini alacak ve bu sayede verimlilik, kalite gibi alanlarda şirketler çok büyük adımlar atacaklardır. İşçilerin olmadığı bir üretim alanı, üretilen mallardaki hata oranlarının oldukça düşük seviyelere inmesi anlamına gelmektedir. Endüstri 4.0 dönüşümünü gerçekleştiren bir ülkenin üretim maliyetleri, işçi kullanarak üretim yapan bir ülkeye göre daha düşük olacaktır. Üretim maliyetlerinin düşüklüğü nedeniyle birçok üretim tesisi Batı’dan Doğu’ya kaymıştı fakat bu süreç Endüstri 4.0ile tersine işlemeye başlamaktadır. Apple iPhone üretimini Çin’den Amerika’ya taşımak istemektedir. Bu demek oluyor ki bir ülkenin artık ucuz iş gücü sayesinde üretim merkezlerini elinde tutması mümkün olamayacaktır. Türkiye’nin uluslararası piyasalarda ucuz işgücü ve coğrafi konumunun avantajları sayesinde rekabetçi bir ülke haline geldiği düşünülürse, Almanya ve ABD gibi ülkelerin Endüstri 4.0’a geçmesi durumunda bu ülkelerden daha pahalıya üretim yapması olasıdır.Türkiye’de Endüstri 4.0 geçişinin sağlanması durumunda üretim sektörlerinin 50 milyar TL civarında bir verimlilik elde edebileceği ortaya konmuştur (TÜSİAD, BCG, 2016). TÜİK ve SGK yıllık raporlarındaki veriler kullanılarak yapılan çalışmada, dönüştürme maliyetlerinde (malzeme dışındaki üretim maliyeti) %5-15, toplam üretim maliyetlerinin verimliğinde ise %4-7 civarında bir artış beklenmektedir.Verimlilikteki bu artış Türkiye’nin uluslararası piyasalarda rekabet etme gücünü doğrudan etkileyecek bir parametre olup, Endüstri 4.0 değişiminin ne kadar önemli olduğunu görmek açısından da oldukça yararlıdır. Endüstri ülkelerinin üretimde robot odaklı bir modele geçip verimlilik ve kalite alanlarında atacakları bu önemli adımlar karşısında Türkiye’nin emek-yoğun bir üretim modeline bağlı kalması, rekabet gücünü çok aşağı seviyelere çekecektir. Bu bakımdan Türkiye dijitalleşme sürecini yakından takip etmeli ve Endüstri 4.0 için doğru stratejilerle somut adımlar atmalıdır.Bu stratejilerin belirlenip uygulanmasında en önemli rollerden birisi devlete aittir.
2016 yılında İstanbul’da gerçekleştirilmiş olan Bilişim Zirvesi’ne katılan T.C. Başbakanı BinaliYıldırım,Türkiye’nin bilişim sektöründe bulunduğu durum ve hükümet tarafından yapılması planlanan işler hakkında bilgiler vermiştir. Başbakan Binali Yıldırım’ın ifadesiyle, Türkiye’nin kalkınması doğrudan bu devrimle ilintilidir. Bilişim sektöründeki büyüme çok daha büyük bir ivmeyle olmalıdır. Bunun ana nedeni, diğer sektörler için itici bir güç olan bilişim sektöründe geride kalmanın, bütün sektörlerdeki işlerin aksamasına neden olmasıdır. Türkiye’nin hedefi mutlak surette teknolojik ürünler ortaya koymak olmalıdır. Sadece altyapı yatırımları yaparak Türkiye istenilen noktaya ulaşamaz. Katma değer oluşturacak, yenilikçi, milli ve yerli ürünlere ihtiyacımız vardır. Bilgiye sahip olan, üreten ve onu kullanan ülkeler diğerlerine göre bir adım öndedirler. Bu anlamda, veri merkezleri çok büyük önem taşımaktadır ve veri merkezi kuracak girişimcilere büyük destekler devlet tarafından sağlanacaktır. Vergi kolaylıkları, işletme kredisi, enerji ve ilk yatırım destekleri bunlardan birkaçıdır. Veri merkezleri beraberinde kendi ekosistemini de Türkiye’ye taşıyacaktır. Bu bakımdan veri merkezlerini tek başına değerlendirmek doğru olmaz. Başbakan veri merkezlerinin öneminden bahsettikten sonra bu veriyi korumanın da bir o kadar önemli olduğunun üzerinde durmuştur.İnternet vasıtasıyla yaşanan güvenlik tehditlerinin çok mühim olmasındanve bu konuyla alakalı olarak siber güvenlik eylem planının uygulamaya girdiğindenbahsetmiştir. Ayrıcasiber güvenlik alanında eğitim alacaklara da teşvikler verilecektir. Bilim ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü ise Endüstri 4.0 için hazırlık çalışmalarının tamamlandığını belirtmiştir. Zirveye özel sektör temsilcileri de katılmıştır ve şüphesiz onların fikirleri de oldukça önemlidir. Siemens Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Ali Rıza Ersoy’a göre, bu devrimi yakalayan bir Türkiye,Avrasya’nın üretim merkezi haline gelebilir. Ayrıca Türkiye’nin orta gelir tuzağından çıkışı, bu değişimi yakalamasıyla mümkün olacaktır.
Zirvede açıkça görülmüştür ki Türkiye’nin Endüstri 4.0 için atması gereken çok önemli adımlar vardır. Devlet ve özel sektörün üst düzey temsilcileri bu konudaki hassasiyetlerini ortaya koymuşlardır ve bu umut vaat etmektedir. Buna karşın en önemli soru, atılması gereken adımların zamanında ve düzgün bir şekilde atılıp atılamayacağıdır.Özelikle eğitim alanında çok önemli değişikliklerin yapılması gerektiği herkes tarafından belirtilmiş olsa da uygulamadaki aksaklıkların sonuçlarını Türkiye önümüzdeki yıllarda ağır bir şekilde ödeyebilir. Bu bakımdan gerekli reformların hızlı ve doğru bir şekilde tamamlanması elzemdir.
Kaynak:
Bilişim Zirvesi 2016. (2016). İstanbul.
TÜBİTAK . (2017). Yeni Sanayi Devrimi: Akıllı Üretim Sistemleri Teknoloji Yol Haritası. TÜBİTAK.
TÜSİAD, BCG. (2016). Türkiye’nin Küresel Rekabetçiliği İçin Bir Gereklilik Olarak Sanayi 4.0. İstanbul: TÜSİAD.
TÜSİAD, Samsung Türkiye, Deloitte Türkiye, GFK Türkiye. (2016). Türkiye'deki Dijital Değişime CEO Bakışı. İstanbul.
www.google.com. (2016, Kasım 21). Kasım 21, 2016 tarihinde www.google.com: https://www.google.com/trends/ adresinden alındı