Şirketler, gelecekte her zaman olduğundan daha fazla çalışmalıdır; çünkü pazarlar sürekli değişmektedir. Dijitalleşme ve yeni oyuncular piyasaya girdikçe rekabet artmaya devam edecek. Bu nedenle şirketlerin karlı işlemler için sağlam planlar yapması gerekecektir. Bu yazımızda, dijital girişimleri olan işletmelerin Endüstri 4.0 sürecinde nasıl bir geleceğe sahip olacaklarını ve Siemens'in müşterilere dijital dönüşümlerini başarmaları açısından nasıl yardımcı olacağını inceledik.
Siemens, bir üreticinin tüm değer zincirini kapsayan ilk ve tek dijitalleştirilmiş portföy olan Digital Enterprise Software Suite ile dijitalleştirme bilgisi sağlamış ve Chengdu tesisinde Amberg başarısını tekrarlamıştır. Ayrıca Digital Enterprise Software Suite'i FIAT 500, birkaç Jeep modelini ve Maserati Ghibli'yi kişiselleştirmek için kullanıp müşterilerine % 40’lık bir verimlilik artışı sunmuştur.
Bu dijital dönüşümün durması için hiçbir sebep yoktur. Örneğin artık diş hekimleri kendi ofislerinde müşterilerinin iskelet taramalarından diş parçalarını üç boyutlu olarak basabiliyor ya da ünlü spor ayakkabı firması Nike müşterilerine, ayaklarına mükemmel biyodinamik ile eşleşen 3D baskı tabanlı spor ayakkabılar sunabiliyor. Birçok sağlık şirketi, jenerik fare modelleri yerine, hastanın kendi genomunun özelliklerine dayalı kişiselleştirilmiş tıbbi yöntemleri kullanarak, kansere karşı mücadelede inanılmaz ilerlemeler kaydediyor.
Tüm bu örneklerden yola çıkarak dijitalleşmenin imkanlarının sonsuz olduğunu ve ne kadar büyük bir pazara hitap ettiğini görmekteyiz.
Dijitalleştirilmiş çalışma imkanları sonsuzdur ve pazar sınırsızdır.
Siemens, müşterilerine dijitalleşmeyi anlatırken Amberg'de ki çalışmalarını örnek göstermektedir. Pazar o kadar büyük bir hızla değişiyor ki müşterileri beklemek için çok zamanı yoktur. Buharın imalatta devrim yaratması için 100 yıl, elektrik için 60 yıl ve otomasyon için 30 yıl bekledik. Fakat bilgi teknolojileri odaklı "Dördüncü Sanayi Devrimi" en hızlı ve en derin devrim olacak.
Hepimizin maruz kaldığı muazzam zaman baskısını anlamak için bilgi teknolojilerinin nasıl olgunlaştığına bakmalıyız. Intel’de Gordon Moore, Moore Yasası olarak bilinen tümleşik elektronik devrelere yerleştirilebilecek eleman sayısının 18 ayda bir, iki katına çıkacağını tahmin etmiştir. Tüm bunları herkes okuyup bilebilir ancak bu tür üstel büyümenin gücünü çok az kişi anlamaktadır. Moore Yasası'nın etkilerini göstermek için, 6. yüzyıl Hindistan'ına bakabiliriz.
6. yüzyılda Hindistan'da savaşmayı çok seven bir kral varmış. Bu kral sürekli savaş stratejileri geliştirir ve bunları komutanlarına denetirmiş. Savaş yıllarca sürer ve insanlar büyük zarar görürmüş. Bir süre sonra barış olsa da kral huyundan vazgeçemez ve sebepsiz yere yine savaşırmış. Bunalmış halk Hindistan’da bir bilgine gidip derdini ona anlatmış ve bir şekilde kralı savaşmamaya ikna etmesini istemişler. Bilgin, krala yapay olarak savaşma imkanı verecek günümüzde satranç dediğimiz oyunu sunmuş. Kral hemen oyunla ilgilenmiş, taşların nasıl hareket ettiğini öğrenmiş ve bu oyunu oynayarak artık başkalarıyla savaşma ihtiyacı hissetmemiş. Öte yandan kral bu oyunu öyle beğenmiş ki bilgine ne isterse vereceğini söylemiş. Bilgin kraldan sadece buğday istemiş fakat buğdayları almak içi farklı bir şartı varmış. 64 kare olan satranç tahtasını birinci karesine bir buğday ikincisine iki, üçüncü kareye dört, dördüncü kareye sekiz ve sonra hep böyle iki misli olacak şekilde her kareyi doldurmaya yetecek kadar buğday yeter demiş.
Kral kızarak. "Ben sana altın, mücevher ya da toprak verebilirdim. Sen sadece buğday mı istiyorsun, hayret!" demiş.
Ne var ki toplam buğday hesaplanınca 570 milyar ton buğday gerektiği bulunmuş. Bu kadar buğday yaklaşık 1000 yılda ancak üretilirmiş. Bu, üssel büyümenin gücünü gösteren güzel bir illüstrasyon ancak dijitalizasyon ile neyin yapacağını merak ediyor olabilirsiniz.
Şirketler 1950'lerin sonlarında bilişim teknolojileri satın almaya başladığından beri, satranç tahtasındaki pirinç gibi sessizce iki katına çıkan Moore Yasası geçerliydi. 2006 yılında bilişim teknolojileri için satranç tahtasının ikinci yarısına girdik ve dünyadaki en hızlı süper bilgisayarın iki katı kadar bilgisayar gücünde olan PlayStation 3 sadece on yıl önce piyasaya çıktı. O zamandan beri, bilgi işleme kapasitesi 256 kat arttı ve günümüze kendiliğinden sürüş araçları, özerk robotları ve derin yapay zekayı getirdi.
1900'lü yılların başında, farklı olduğu düşünülen ve daha küçük motorları tek tek makinelere uygulayan yeni, çevik şirketler, elektrik gücüne geçiş yapmaya başladı ve bir sonraki üretkenlik ve refah dalgasına yöneldi. Statükoya yoğun bir şekilde yatırım yapan yerleşik şirketler ise kayboldu. Bu durum Endüstri 4.0 ile yeniden gerçekleşecek ancak bu sefer çok daha hızlı olacaktır. Müşterilerinin kaybolmasını istemeyen Siemens, bu nedenle onları acil duruma duyarlı hale getirmeye çalışmaktadır.
Dijitalleşme çok hızlı bir şekilde hayatımıza giriyor. Tarih bize Endüstri Devrimi sırasında tereddüt eden şirketlerin kaybolduğunu gösteriyor. Bu, yeni dijital dünyada da devam edecektir. ABD'li üreticilerin çoğu dijitalleşmeye ihtiyaç duyduğunu biliyor ancak bilinmeyenlerden korktuğu için harekete geçemiyorlar. Siemens ve diğer vizyoner şirketler diğer şirketlere yol göstermeye çalışıyorlar.
Gelecek trendleri öngöremeden, mevcut pozisyonlarını korumak için yatırımlarını yönlendiren şirketler kaybolacak ve bu durum Endüstri 4.0 sürecinde daha da hızlı olacak.
Siemens müşterilerinden mevcut sistemlerini atmalarını ve tamamen yeni bir dijital şirket yaratmaya başlamalarını istememektedir. Çünkü Siemens, dijitalleştirme platformunun evrimsel bir süreçte devrimci sonuçlar sağlayabileceğini kanıtlamıştır.
Siemens, dijital girişimlerini gerçekleştirme yolunda adım adım yol açan tek şirkettir. Açık platformları, müşterilerin mevcut altyapılarından tamamen kopmadan çığır açan sonuçlar elde etmelerine yardımcı olur. Siemens Endüstri 4.0'a girdikçe, müşterilerinin büyük büyümenin kilidini açmalarına yardım etmeye çalışmaktadır.
Kaynak: